Haber

İran’a olası saldırı Türkiye’de ekonomiyi nasıl etkiler?

Türkiye’nin doğu sınırındaki komşusu İran ile İsrail arasında yükselen gerilim, kırılgan olan Türkiye ekonomisine ilişkin endişeleri artırıyor. İran’ın 1 Ekim’de İsrail’e yaptığı füze saldırılarından sonra, İsrail’in vereceği yanıt bekleniyor. İsrail’in İran’ın petrol ve nükleer tesislerini vurması halinde, yeni bir ekonomik krize kapı aralanabileceği yorumları yapılıyor.

DW Türkçe’ye konuşan uzmanlara göre ise eğer İsrail İran’ın stratejik tesislerini vurursa, bu yalnızca başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerini değil, tüm küresel ticareti olumsuz etkileyebilir. Özellikle Hürmüz Boğazı’nın kapatılması halinde, dünya petrol ve doğalgaz ticaretinin yaklaşık yüzde 20’si durma noktasına gelebilir. Bu da başta Türkiye olmak üzere enerji ithalatçısı ülkeler için felaket senaryosu olarak görülüyor.

Petrol fiyatları ne olacak?

Ortadoğu’da 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e saldırmasıyla başlayan, ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ile devam eden şiddet dalgası, Lübnan’a da sıçradı. İsrail’in Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı Lübnan’da öldürmesi sonrasında İran, 1 Ekim’de İsrail’e yönelik bir balistik füze saldırısı gerçekleştirdi.

İran’ın direkt olarak İsrail’e saldırması sonrasında, İsrail ile İran arasında gerginliğin daha da tırmanması endişesi Brent petrol fiyatlarını bir günde yüzde 3’ten fazla artışla 75 dolar seviyesine taşıdı. Ardından gelen sert açıklamalarla petrol fiyatları 80 doların üzerine çıksa da İsrail saldırısının gecikmesi ve ABD Başkanı Joe Biden’ın İran’ın petrol tesislerinin vurulmaması yönündeki açıklamaları sonrasında, petrol fiyatları 75 dolar bandına geri çekildi.

5 milyar dolarlık ticaret

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Türkiye 2023 yılında İran’a 3,2 milyar dolar ihracat yaparken, 1,5 milyar dolarlık ithalata imza attı. Dolayısıyla iki ülke arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 5 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. Türkiye Ticaret Bakanlığı Tahran Ticaret Ateşeliği’nin Aralık 2023 tarihli “Türkiye-İran İkili Ticaretine Dair Değerlendirmeler” başlıklı raporuna göre, Türkiye’nin İran’a ihracatında sırasıyla makine ekipmanları, plastik ve kimyasal ürünler ile tarım ürünleri ilk üç sırada yer alıyor.

İran’dan yapılan ithalatın ise yüzde 60’ını doğal gaz ve petrokimya ürünleri alırken, onu metal ve tarım ürünleri takip ediyor. Bu arada son 10 yılda İran’dan yapılan alüminyum ithalatındaki artış da dikkat çekiyor. İran’dan yapılan alüminyum ithalatı 2015 yılında 45 milyon dolarken, bu rakam 2022 sonu itibariyle 822 milyon dolara yükseldi.


İran’ın İsrail’e yönelik saldırısı sonrasında İsrail’den gelebilecek olası bir misilleme kaygıları artırıyorFotoğraf: AP/dpa/picture alliance

“İran’dan alınan petrol sıfıra indi”

DW Türkçe’ye konuşan Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Kıdemli Öğretim Görevlisi ve enerji politikaları uzmanı Necdet Pamir, ABD’nin İran’a yönelik ambargolarını genişletmesi sonrasında Türkiye’nin İran’dan petrol almayı kestiğine işaret ediyor. “Bir dönem petrol ihtiyacımızın yüzde 45’ini İran’dan uygun fiyatla karşılarken, şimdi bu ticaret neredeyse sıfıra indi” diyen Necdet Pamir, dolayısıyla İran’a olası bir saldırının Türkiye’nin petrol ihtiyacı açısından bir sıkıntıya yol açmayacağını dile getiriyor.

Pamir’in verdiği bilgilere göre, Türkiye bugün itibariyle petrol ithalatının yüzde 70’e yakınını Rusya’dan, yüzde 25’ini Irak’tan geri kalan kısmını da Kazakistan’dan tedarik ediyor.

“Hürmüz Boğazı kapanırsa küresel kriz olur”

Öte yandan İran’ın petrol ve nükleer tesislerine saldırı olması halinde, İran’ın dünya enerji ticaretinde stratejik önemi olan Hürmüz Boğazı’nı kapatabileceğine işaret eden Pamir, “İran bir varoluş savaşı vermek zorunda olduğunu düşünürse, günde 21 milyon varilin geçtiği Hürmüz Boğazı’nı kapatır ve petrol fiyatları fırlar. O zaman sadece Türkiye değil, tüm küresel ekonomi bundan ağır etkilenir” değerlendirmesi yapıyor.

Basra Körfezi’ni Umman Körfezi ile birleştiren ve İran ile Umman’ı birbirinden ayıran Hürmüz Boğazı, İran’ın yanı sıra Irak, Kuveyt, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’ın dünyanın geri kalanına petrol aktardığı en büyük yakıt ikmal hattı olarak biliniyor. Bu rotanın kapanması, dünya petrolünün yüzde 20-25’inin ve doğal gazının da yüzde 18’inin dünya pazarlarına akışının kesilmesi anlamına geliyor.

“Petrol fiyatlarının nerede duracağını bilemeyiz”

2022 yılında Brent petrolün ortalama fiyatının 101 dolar olduğunu ve petrolde yüzde 92 dışa bağımlı olan Türkiye’nin o yıl toplam enerji ithalat faturasının 96,6 milyar dolar çıktığını anımsatan Pamir, 2023 yılında ise petrol fiyatlarının 82 dolara kadar gerilediğini ve bu sayede Türkiye’nin de enerji faturasının 69,1 milyar dolara gerilediğini belirtiyor.

Türkiye ekonomisinin ciddi bir darboğazdan geçtiği bu dönemde enerji fiyatlarında İsrail-İran savaşı nedeniyle yaşanacak bir yükselişin kötü giden ekonomiye ağır bir darbe daha vurabileceğini ifade eden Pamir, “Çünkü eğer savaş büyürse, bugün 75 dolar seviyesindeki petrol fiyatları 100 dolara da çıkar, 150 dolara da çıkar, 200 dolara da çıkar. Nerede duracağını bilemeyiz” diye konuşuyor.

Türkiye-İran arasında 30 yıllık doğal gaz anlaşması

Petrol ile birlikte, Türkiye’nin enerji alanında İran ile önemli ticaret alanlarından birini de doğal gaz oluşturuyor. Nisan ayı başında İran’a resmi bir ziyarette bulunan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Tahran’da İran Petrol Bakanı Cevad Ovci ile bir araya gelmişti. Bayraktar, İran temaslarına ilişkin yaptığı açıklamada, iki ülke arasında 2026 yılında bitecek olan 30 yıllık doğal gaz anlaşmasının yeni dönemi için görüşmelerin devam ettiğini aktarmıştı.

Türkiye, yıllık yaklaşık 55 milyar metreküplük doğal gaz ihtiyacının yüzde 99’unu ithal ederken, bunun yüzde 15’e yakınını İran’dan karşılıyor. Necdet Pamir, olası bir savaş halinde doğal gaz hatlarının kesilmesinin Türkiye’nin sanayi tesislerine büyük zarar vereceğini söylüyor.

“Küresel ekonomiye zarar verecek saldırı olmaz”

Öte yandan İsrail ile İran arasındaki gerginlik tırmanmış olsa da İran’a küresel ekonomiye zarar verecek bir saldırı olmayacağını düşünenler de var. DW Türkçe’ye konuşan Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Ticaret Çalışmaları Merkezi Direktörü Bozkurt Aran’a göre, İsrail’in olası saldırısı endişe ile bekleniyor olsa da hem Türkiye dahil bölge ülkelerini hem de küresel ekonomiyi riske atacak bir saldırı yaşanma ihtimali çok düşük.

“İsrail’in İran’a saldırısının farklı bir şekilde olacağını düşünüyorum. Petrol ve nükleer tesislere bir saldırı olmayacaktır” görüşünü dile getiren Bozkurt Aran, İsrail’in savaşı İran’a taşımasının kendine de zarar verecek bir tepkiye yol açacağını söylüyor. Aran, petrol fiyatlarında ise bir dalgalanma olabileceğini ama bir anda ciddi bir sıçrama yaşanmayacağını kaydediyor.

“Çin, Rusya ve Hindistan izin vermez”

Aran, şu görüşleri dile getiriyor:

“Bugün Batı dünyası, Avrupa ve ABD, İsrail’in saldırılarına yeşil ışık yakıyor. Ama bu sonsuza dek böyle sürmeyecektir. Bölgedeki ticaretin dünya ekonomisi açısından büyük önemi var. Eninde sonunda daha ölçülü bir noktaya taraflar gelmek zorunda. Çünkü İran petrolü asıl olarak Çin’e, Hindistan’a, Rusya’ya gidiyor. Bu ülkeler enerji tedariğinde zora girecekleri bir süreç yaşanmasına müsaade etmeyeceklerdir. Türkiye ise, ticaretinin çok önemli kısmını yakın coğrafyası ile yapan bir ülke olarak, bu çatışma ortamından olumsuz etkilense de işlerin bundan daha kötüye gideceğini düşünmüyorum.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu